23 Mart 2015 Pazartesi tarihli bir yazı yazmıştım; “Sertel'e yakın diye koltuk sahibi
olanlar, ilk gazetecileri satmıştır” diye...
İzmir Gazeteciler Cemiyeti seçimine yaklaşık 1 hafta kalmıştı,
İzmir'in gazetecilik yüzü zarar görmeye devam ediyor, Türkiye'nin gündemini belirleyen rahmetli büyüklerimizin kemiklerini sızlatacak gelişmeler yaşanıyor İzmir'de demiştim.
Nasıl gazetecilersiniz siz?
Büyüklerinizden utanmıyor musunuz?
Demiştim de demiştim.
Şimdi geldik bugüne.
Temmuz ayından bugüne ve daha ne kadar devam edecek bilmediğimiz bir ceza aldı Cemiyetimiz yönetimindeki 9 Eylül Gazetesi.
Basın İlan Kurumu'ndan resmi ilan alamıyor bu gazete.
Üstelik böyle bir hakkı olduğu halde.
Neden biliyor musunuz?
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bilmem ne sendikası işbirliği ile alınan toplu gazete satışından.
Şimdi sormazlar mı size “Eyy Misket Dikmen” sen o koltukta hala neden oturuyorsun?
Gazeteci büyüklerinizden hiç mi utanmıyorsunuz?
Gazeteciler Cemiyeti'nin kasasındaki paraları bitiriyorsunuz ve az kalan para da bu gazetenin resmi ilansız ancak 4 veya 5 ay ayakta kalmasını sağlar.
800'den fazla gazetecinin hakkı var o gazetede, sizler yönetiminiz esnasında hangi gazetecinin maddi sorunlarına merhem oldunuz, cenazeler dışında hangisinin yanında dimdik durdunuz?
Vicdanınız var mı yok mu diye sorgulamayacağım sizi.
Çünkü cevabı belli...
Gerçekten şok oldum. Bir gazete nasıl bir hata ile ana gelir kaynağını kaybeder? Ve bu hatanın sahipleri nasıl olur da hala İGC'nin veya gazetenin başında üyelerine “başkanlık” taslar...
Şimdilik ben Misket Dikmen'e soruyorum bunu ama, daha önce istifa eden ve halen görevde olan yönetim kuruluna sormayacağım anlamına gelmesin bu yazım.
Cemal Sevgi, Ali Ekber Yıldırım, Kenan Çimen, Gaye Karadağ, Nihal Aşkın, Nesrin Coşkun, Hasan Erel, Yücel Öziçen, Abdi Karagözoğlu, Fahrettin Dokak, Mustafa Yılmaz, İlker Çoban, Kadir Kemaloğlu, Murat Atilla, Semih Aksoy, Tayfur Göçmenoğlu, Sadık Pala, Hakan Dirik, Dilek Gappi, Gökmen Küçüktaşdemir, Salih Soysal ve hatta kendi ekibimden Nezih Bilger ve adını yazamadığım, birkaç yönetimde bulunan gazeteciler şimdi sizlere sesleniyorum.
Bu geçmiş dört yönetimde bulunan gazeteciler acilen çıkıp bugüne kadar harcanan Cemiyet paralarının hesabını başkanlarından sormalısınız, sormazsanız 800 gazeteci size soracaktır.
Bu gazeteyi neden Cemiyet Üyelerine aldıramadınız birer birer bayilerden?
İzmir'de 10'a yakın gazete varken, bilmem ne sendikası veya bilmem ne belediyesi neden 3 tane yerel gazete seçti?
Diğer gazetelerde çalışanlar gazeteci değil miydi, diğer gazeteler gazete değil miydi?
İzmir Gazeteciler Cemiyeti bu ayrımı neden yaptırdı?
Sadece kendi gazetelerini toplu alsınlar diye mi?
Toplu gazete satın alınmayan gazeteler batsın önünüz açılsın mantığı mı vardı?
Hatta “Meclis'e taşıdığınız üst akıllar” mı verdi size bu aklı?
Daha yüzlerce soru var lakin biraz da yarına bırakalım...
YORUMLAR