İktidarın Uygur Türklerine yönelik utangaç tutumu, Ülkemiz açısından utanç kaynağıdır!”
Çin Halk Cumhuriyeti ile imzalanan suçluların iadesi anlaşmasına ve Uygur Türklerine uygulanan zulme ilişkin olarak 11 Şubat 2021 tarih ve 7/41619 sayılı soru önergeme Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu tarafından verilen yanıtta (http://www2.tbmm.gov.tr/d27/7/7-41619sgc.pdf), “soydaşlarımızın durumları Çin makamlarıyla her seviyede ele alınmakta, ayrıca konu Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası ve bölgesel platformlarda gündeme getirilmekte ve yakından takip edilmektedir.” denmiştir.
Yanıtta, 6 Ekim 2020 tarihinde BM 75. Genel Kurulu kapsamında gerçekleştirilen Sosyal, Kültürel ve İnsani İşlerden sorumlu III. Komite toplantısında, Daimi Temsilciliğimiz tarafından yapılan ulusal beyanda Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik insan hakları uygulamalarından duyulan endişenin ifade edildiği belirtilmiştir. Ayrıca 22 Şubat 2021 tarihinde gerçekleştirilen BM İnsan Hakları Konseyi toplantısında, “BM ve diğer uluslararası raporlardaki bulgulardan endişe duyuyoruz. Konuyla ilgili kaygı ve beklentilerimizi Çinli yetkililerle paylaşıyoruz. Bu konuda şeffaflık bekliyoruz. Türkiye, Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunmasının öneminin de altını çiziyor.” ifadelerinin kullanıldığı belirtilmiştir.
Sayın Bakan tarafından verilen yanıtta, 27-28 Kasım 2020 tarihinde Niamey’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada bu hassasiyetin altını çizdiği kaydedilmiştir. Yanıt metninde, ne de kamuoyunun erişebileceği açık kaynaklarda bu konuşma ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı için Sayın Bakan’dan bu konuşma metninin bir örneğini ayrıca rica edeceğim.
AK Parti iktidarının bugüne kadarki uygulamaları, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun bugüne kadar izlediği tutum ve yaptıkları açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, verilen cevap tatmin edici olmaktan uzaktır. Sayın Bakan tarafından hatırlatılan konuşmalarda, bırakın “mezalim” kavramını, insan hakları ihlali mefhumu dile getirilememiştir. Beijing’e karşı bir kınama dahi söz konusu değildir. İfade edilebilenler sadece dostlar alışverişte görsün türünden beyanlardır.
Soydaşlarımıza en güçlü şekilde sahip çıkmamız gerekirken iktidar, ürkek tutumunu derinleştirerek sürdürmektedir. AB ve ABD başta olmak üzere çok sayıda ülke ve uluslararası örgüt ise Çin’e yaptırım uygulanmasına yönelik kararlar almaktadır. Uygur Türklerine karşı “asimilasyon ve soykırım” nedeniyle, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Çin’e yaptırım kararı alınmıştır. ABD ve Kanada, Çin'in Uygur Türklerine soykırım uyguladığını ileri sürmektedirler. Hollanda Parlamentosu da yakın zamanda Uygur Türklerinin maruz bırakıldıkları baskıyı soykırım olarak nitelemiştir. İngiltere geçtiğimiz günlerde, Çin'in Doğu Türkistan'da Uygurlara uyguladığı baskılar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle Çinli kişi ve kuruluşlara yaptırım kararı almıştır. İngiltere Dışişleri Bakanı, Uygurlara karşı uygulanan baskı ve ihlalleri İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen "en büyük insan hakları krizlerden biri" olarak tanımlamıştır. Ayrıca pek çok uluslararası firma, Beijing’in mezalim yaptığı Doğu Türkistan’da üretilmekte olan pamuğu boykot etmektedir.
Oysa Türkiye’de iktidar, Çin yönetimine müteşekkir olduğunu her vesileyle dile getirmektedir. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirve Dönem Başkanlığı’nı yürüttüğümüz dönemde, 1-2 Mart 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen ve ülkemizin de temsil edildiği 46. Dışişleri Bakanları Konseyi’nde kabul edilen vahim bir kararda, Uygur Türkü veya Doğu Türkistan tabirlerinin bile kullanılamamış olması unutulmamalıdır. Açıklamada, yaşanan baskı ve zulümden bahsedilmemiş, bilakis Çin yönetimine, Müslümanlara sağladığı hizmetlerden dolayı takdir belirtilmiştir.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 24-25 Mart tarihlerinde Ülkemizi ziyaret etmiştir. Dünya Uygur Türkleri meselesiyle çalkalanırken, Doğu Türkistan’da soykırımdan söz edilmekteyken, Çin Dışişleri Bakanı ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Sayın Çavuşoğlu, Uygur Türkü kardeşlerimizle ilgili hususlara bir tweet cümlesiyle değinmeyi kâfi görmüştür. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Uygur Türklerine ilişkin “hassasiyet ve düşünceler”, Çin’le ekonomik ilişkilerin ve salgınla mücadeleye dair hususların ardından son sırada yer bulabilmiştir. Bu “hassasiyet ve düşüncelerin” muhtevasının ne olduğu meçhuldür. Ziyaret sırasında, Sayın Çavuşoğlu Çinli mevkidaşıyla laubaliliğe kaçan yakınlık görüntüleri vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Çin Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmenin ardından ise herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından mezalim gündeme getirilmiş midir? Belli ki Wang Yi ile yapılan görüşmelerde, Doğu Türkistan meselesinde AK Parti iktidarları tarafından izlenegelen mahçup tutum tekrarlanmıştır.
İktidarın bugüne kadar takip ettiği politikalar değerlendirildiğinde, Uygur Türklerine yönelik utangaç tutumunda şaşılacak bir şey yoktur. Ancak Ülkemizin dış politika geleneği ve soydaşlarımızla ilişkilerimiz açısından utanılacak çok şey vardır. İktidar, cılız ve ürkek açıklamaları bir tarafa bırakarak, Uygur Türklerinin uğradığı mezalime yönelik tepkisini ve tavrını net bir şekilde ortaya koyma cesaretini bir an önce göstermelidir.
26 Ocak 2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığım bir konuşmada, “Bazıları, Uygur Türkleri konusundaki suskunluklarını ABD-Çin rekabetine alet olmaktan kaçınmakla izaha kalkışmaktadırlar. Orada milyonlarca soydaşımız, aynı dili konuştuğumuz milyonlarca insan bu denli büyük acılar çekerken ABD'nin ekmeğine yağ sürmemek bahanesi çok hafif kalmakta, ayıp olmaktadır. Emin olun, yarın bu tutumunuzdan büyük mahcubiyet duyacaksınız.” ifadelerini kullanmıştım. Bu hususu da ayrıca vurgulamak gereği duyuyorum.
Doğu Türkistan’da işlenen insanlığa karşı suçun, iktidarın Çin’le al-ver ilişkilerine malzeme edilmesine en kısa sürede son verilmelidir. Aksi takdirde tarih, iktidarın bu ayıp tutumunu en ağır şekilde tespit edecektir.
YORUMLAR