CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Tekirdağ İl Başkanlığı'nda yaptığı konuşmada, "Kurtuluş mücadelesinin önsözü" olması, "Mustafa Kemal Atatürk'ün tarih sahnesine güçlü şekilde çıkması" ve "egemen güçlere karşı ortak mücadeleyi sergilemesi" bakımından Çanakkale Zaferi'nin çok önemli olduğunu vurguladı.
Vatan uğruna mücadele eden şehit ve gazileri minnetle
andığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu konuda toplum olarak her yıl
Çanakkale'yi anmamız, aslında bir anlamda onlara duyduğumuz minnetin gelecek
kuşaklara devredilmesini sağlamaktır. Bir başarıyı aldık, bu başarıyı gelecek
kuşaklara da aktaracağız" dedi.
Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin, Çanakkale Savaşı'yla
belleklere kazındığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz kendi bayrağımızın altında özgürce yaşamak
istiyoruz. Bu savaşı verenler aynı zamanda Milli Kurtuluş Savaşı'nı
verenlerdir. Hala Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık şiarını yeterince
bilmeyen kadrolar vardır. Şu gerçeği herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Atatürkçülüğün
iki temel ayağı vardır. Birincisi siyasi bağımsızlıktır. İkincisi ekonomik
bağımsızlıktır.
Ve Mustafa Kemal şunu söyler. Onun sözleriyle ifade edeyim.
'Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir' der. Bayrağımın altında özgürce
yaşamak istiyorum. Ama yine Mustafa Kemal Atatürk söyler 'Savaş meydanlarında
kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça siyasi
bağımsızlığınızı koruyamazsınız'. Onun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşları kazandıkları siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla
taçlandırmak için Osmanlı'nın kaybettiği sanayi devrimini yeniden yakalamak
zorunda kalmışlardır ve yakalamışlardır."
'Gün, birlik günü'
Milli Mücadele'yi verenlerin ekonomik kalkınma ve büyümeyi
de beraberinde sağladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Osmanlının borcunu son kuruşuna kadar ödediler.
Düyun-u Umumiye İdaresi'ni kapattılar. Acaba genç kuşaklarımız şu gerçeği
biliyor mu? Yabancıların elindeki Düyun-u Umumiye İdaresi yani Borçlar Genel
Müdürlüğü o genel müdürlükte çalışan personel sayısı, Osmanlı'nın Maliye
Bakanlığında çalışan personel sayısından fazlaydı. Toplanan vergilerin
kaderini, yapılacak yatırımların kaderini belirleyen Düyun-u Umumiye
İdaresi'ydi. Yabancıların idaresiydi. Gençlerimize gerçek tarihi anlatmalıyız.
Bu binada oluşturulacak politikalar, yani CHP il
merkezlerinde, ilçe merkezlerinde oluşturulacak politikalar, tarihimizin iz
düşümü olmak zorundadır. Aynı iz düşümden geleceğe bakmak zorundayız. O nedenle
Mustafa Kemal Atatürk hedef olarak çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmayı
göstermiştir. Ve bizler bunu yapmak zorundayız. Bunu başarmak zorundayız.
Tarihin bize yüklediği böyle bir sorumluk var. Bu tarihi sorumluluk içinde
hareket etmek zorundayız."
Kılıçdaroğlu, gününün ayrışma günü değil beraber olma ve
ekonomik bağımsızlığını yeniden sağlama günü olduğunu vurguladı.
'Bağımsızlıktan herkes sorumlu'
Ülkenin bağımsızlığından herkesin sorumlu olduğunu dile
getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Kimliklerimiz
farklı olabilir. İnançlarımız farklı olabilir. Yaşam tarzlarımız farklı
olabilir ama ülkenin bağımsızlığından hepimiz sorumluyuz. Çocuklarımıza her
yönüyle bağımsız, onurlu bir Türkiye'yi bırakmak zorundayız. Milli Kurtuluş
Savaşı'nın hangi koşullarda verildiğini biliyoruz. Dolayısıyla bizlerin üzerine
düşen tarihi bir sorumluluk var. CHP'lilerin üzerine düşen tarihi bir
sorumluluk var. Cumhuriyeti kuranlar başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşları demokrasiyi de inşa etmek istediler. Çok partili hayatı getirmek
istediler. Bunun da mücadelesini verdiler. Girişimlerde bulundular. Ama olmadı.
Sonra onun arkadaşı, İnönü Savaşları'nın kahramanı İsmet
İnönü çok partili yaşama geçirdi bu ülkeyi. Demokraside en büyük adımı attı.
Ama bir şey daha yaptı. Dünya siyaset tarihinde ender rastlanan bir şeyi yaptı.
Savaş meydanlarının kahramanı, dönemin Milli Şefi İnönü seçimi kaybettiğinde
getirip rakibine 'buyurun gelin devleti siz yöneteceksiniz' dedi. Yürüyerek
evine gitti. Tarihte yoktur böyle bir şey. Demokrasiye inananlar ancak bunu
yaparlar. Dolayısıyla iktidarda kalmak için her türlü numarayı çevirip, acaba
nasıl olur da iktidarda kalmanın yollarını ararım diyenler bu ülkeye katkıda
bulunamazlar, demokrasilerine katkıda bulunamazlar."
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır
Demokrasiyi savunmanın özgürlüğü savunmak demek olduğunu
ifade eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri paylaştı:
"Anayasa 'siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez
unsurlarıdır' diyor. Ne demektir, siyasi, ekonomik, toplumsal görüşleri, her
siyasi parti kendisine göre yorumlar ve kamuoyuyla paylaşır. Halkın desteğini
alan siyasi parti yaşar, halkın desteğini almayan siyasi partiler tarihin çöp
sepetine atılırlar. Dolayısıyla biz siyasi partilerin kapatılması, siyasi
partilerin sonlandırılması gibi bir süreci bırakmak zorundayız, eğer
demokrasiyi savunuyorsak.
Bizim partimiz de kapatıldı. Bizim eskiden Cumhuriyet'in kurulduğu
yıllarda bütün illerde ve ilçelerde binalarımız vardı. Mal varlıklarımıza el
kondu. Arşivlerimize el kondu. Binalarımıza el kondu. Ama biz demokrasi
mücadelesinden vazgeçmedik. Demokrasiyi savunmak farklı bir şeydir. Demokrasiyi
savunmak insan haklarını savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak özgürlüğü
savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak can ve mal güvenliğini sağlamak
demektir. Demokrasiyi savunmak insana saygı duymak demektir. Demokrasiyi
savunmak, benim gibi düşünmeyen insanın, düşüncesini özgürce söyleyebileceği
bir rejimi savunmaktır. Demokrasiyi savunmak, milli iradeyi savunmak demektir.
Demokrasiyi savunmak, 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' cümlesini
savunmak demektir."
'Kutuplaşma kavga getirir'
Kılıçdaroğlu, bugün inanç üzerinden siyaset yapılmasının
siyaset önündeki en büyük sorun olduğunu belirtti.
Kimlik üzerinden, yaşam tarzı üzerinden, inanç üzerinden
siyaset yapmanın yanlış olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Kimlik
üzerinden, yaşam tarzı üzerinden, inanç üzerinden siyaset yaptığınızda toplumu
kutuplaştırırsınız, toplumu kavga eder hale getirirsiniz. Demokraside bunlar
olmaz. Normalde bunlar bütün demokrasilerde yasaktır. Ama bizim ülkemizde
maalesef toplum ayrıştı, toplum bölündü. Sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir" dedi.
CHP olarak kimlik, yaşam tarzı ve inanç üzerinden siyaseti
reddettiklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz kuruluş felsefesine aynen bağlıyız. Kurucu
felsefemiz neyse aynı felsefeyi çocuklarımıza göstermek ve öğretmek zorundayız.
Ülkenin birliği ve bütünlüğü, bizim için her şeyden önemlidir. Bayrağımıza
saygı her şeyden önemlidir. Siyaseti bu zeminde yapmak zorundayız. Siyaseti
böyle geliştirmek zorundayız. Peki biz nasıl bir siyaset düşünüyoruz? Madem bir
il binasındayız, maden CHP'liyiz nasıl bir siyaset düşünüyoruz? Kimlik
üzerinden mi, yaşam tarzı üzerinden mi, inançlar üzerinden mi? Hayır bunları
reddediyoruz. Biz sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Ne demek sosyal
kimlikler. Emekliler, bir sosyal kimliktir. Bütün emeklilerin hakkını
savunuyoruz, hangi partiden, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun her
emekli bilmelidir ki CHP bizi savunuyor. İşsizlik de bir sosyal kimlik midir?
Evet sosyal kimliktir. Biz işsizlik sorununa çözüm bulunmalı derken, kişinin
kimliğine bakıyor muyuz, inancına bakıyor muyuz, yaşam tarzına bakıyor muyuz,
hangi partiden diye bakıyor muyuz? Hayır. Ne diyoruz, 'CHP olarak işsizlik
sorununu çözeceğiz'.
Çiftçileri ayrıştırıyor muyuz, bölüyor muyuz? Doğulu,
batılı, kuzeyli, güneyli diye ayırıyor muyuz? Hayır. Bu ülkede üreten, alın
teri döken bütün çiftçilerin hakkını savunuyoruz. Apartman görevlileri bize
hizmet eden insanlar. Ayırıyor muyuz onları, senin inancın ne kardeşim,
kimliğin ne kardeşim, yaşam tarzın ne kardeşim? Hayır. Ne diyoruz, apartman
görevlisiysen sorunun varsa bu sorunu çözeceğiz. Kamyon şoförleri, minibüs
şoförleri, servisçiler... Biz, sosyal kimlikler üzerinden ve o sosyal kimliğe
sahip insanların yaşadıkları sorunların çözümü üzerinden siyaset yapıyoruz.
Bizi diğerlerinden ayıran temel nokta budur."
Kılıçdaroğlu, kimseyi ayrıştırmadan siyaset yapma mirasının
kendilerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarından, partilerinin kuruluş
felsefesinden kaldığını aktardı.
'Sıradan bir parti değiliz'
CHP'nin sıradan bir parti olmadığını ifade eden
Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi avukat bürolarında hazırlanan bir
dilekçeyle kurulan bir parti değildir, savaş meydanlarında kurulan bir
partidir, sıradan bir parti değildir" dedi.
CHP'nin dünyanın en köklü partisi olduğunu belirten
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"CHP, çağın değişimlerine ayak uyduran bir partidir.
Çağdaş uygarlığı yakalamak için mücadele eden bir partidir. Bakınız Türkiye
Cumhuriyeti tarihine 100'lerce 1000'lerce parti kurulmuştur, ayakta kalan kaç
kişidir. CHP bir lider partisi de değildir. Çağdaş demokrasiyi hedeflemiş bir
kitle, halkın partisidir, halk partisidir.
O nedenle tarihin yüklediği sorumluluk var, bunun gereğini
yapacağız. Toplumu aydınlatacağız, kutuplaştırmadan, kavga dilini kullanmadan herkesi
kucaklayarak. Sorunu olan kim olursa olsun yanında olacağız. Bize oy versin ya
da vermesin yanında olacağız. Sorununu çözünceye kadar onunla birlikte
olacağız. Bize yakışan da budur zaten. Biz, bize yakışanı yapacağız."
YORUMLAR