İşte Fatih Çekirge'nin o yazısı... Sarı yaz başlarken...Yani deniz mevsimi biterken... Yani sonbaharla birlikte sahiller boşalırken... Bütün çevrecilerin merak ettiği soru şudur: “Acaba bu yaz ormanları ne kadar yaktık? Denizleri ne kadar kirlettik?” Dün, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la sohbet ediyoruz... Tabii Murat Bey’e hep çevreci sorular gelir. Oysa şehircilik için de muazzam bir çalışma yürütüyor. Deprem bölgeleri... Yeniden yapılan konutlar... Toplu konutlar... Şehircilik planları... Karadeniz’den Güneydoğu’ya, oradan Ege’ye ve Akdeniz’e uzanan yatırımlar...
Evinin anahtarını alan bir ailenin mutluluğundan daha değerli ne olabilir? İşte böyle bir kalp zenginliğini yaşıyor Kurum... Çevreye gelirsek... Dün sordum: - Sayın Bakan, bir yaz sezonu bitiyor. Çevre açısından nasıl bir sınav verdik? Kurum: “Tabii burada çok önemli bir salgın faktörü var. Biz elimizden geldiği kadar çevre hassasiyetiyle çalıştık. Ama daha önemlisi, bu salgın büyük bir ders olmuştur. Bir başka deyişle, doğayı kirletmenin bedelini gördük. Doğayı kirleten bizleriz. İnsanlıktır. Koruyacak olan da yine biziz.” - Peki buna karşı ne yapmalı?
HORTUMLAR, SELLER
“Salgın sırasında daha bilinçlendiğimizi düşünüyorum. Salgının nasıl geldiği, nereden kaynaklandığı üzerine sayısız yorum yapıldı. Ama sonuçta doğayla ilişkisini gördük. Biz kirletiyoruz. Bu hassasiyetle çevremizi korumanın yolları için daha net adımlar atıyoruz. Bakın, daha önce görmediğimiz hortumlar, seller oluşuyor. İklim değişiklikleri... Bunları görüyoruz. Ve bunlara karşı herkeste bir duyarlılık başladı. Tabii böyle bir duyarlılığın oluşması için, böyle bir ders için, elbette salgın gibi bir belaya gerek olmamalıdır. Ama yaşıyoruz. Biz de buna göre önlemlerimizi alıyoruz. Çevrenin en üst düzeyde korunması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Burada en önemli faktör vatandaşlarımızın, insanlığın çevre bilincini daha çok kazanmasıdır. O nedenle bu salgın aynı zamanda acı bir ders olmuştur.
” MİLLİ EĞİTİM BAKANI SELÇUK’A ÇAĞRI
Çevre Bakanı Murat Kurum’un “ders niteliğindeki” bu sözleri beni bir soruya götürdü: Acaba Bakan Kurum’un sözünü ettiği bu ders, çocuklara tam zamanında canlı olarak anlatılamaz mı? Yani şimdi, okullar açıldı açılmadı, yüz yüze eğitim tartışmaları sürerken... Ailelerin çocukları okula göndermek istemedikleri konuşulurken... Hızlı bir hazırlıkla çocuklara bu salgın ve çevre üzerine bir görsel sunum hazırlanamaz mı? Doğanın korunmasının ne kadar önemli olduğu bu salgınla anlatılamaz mı? Hem de evlerinde, online... O an yaşanan bir ders, canlı bir ders... Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bu konudaki hassasiyetini ve yenilikçi karakterini bildiğim için öneriyorum.
YORUMLAR