İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası
kapsamında Hedefler İçin İş Dünyası Platformu, DCube Döngüsel Ekonomi
Kooperatifi ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği işbirliğiyle düzenlenen
“Döngüsel Kentler ve Dayanıklılık” oturumuna katıldı. İklim krizi gerçeği
ışığında kent ve döngüsel ekonomi ilişkisinin değerlendirildiği toplantıda
konuşan Başkan Soyer, İzmir’in güçlü ekonomisini, şehrin benzersiz doğasını
koruyarak büyütmenin temel önceliklerinden biri olduğunu belirterek “Bu nedenle
2020’de uluslararası standartlarda iki stratejik rapor hazırladık. 2021 yılında
İzmir Büyükşehir Meclisi’nde onaylanan bu raporlar Yeşil Şehir Eylem Planı ile
Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı. Bu planlar, İzmir’in doğaya uyumu
ve iklim kriziyle mücadelemiz için yol haritamızı çiziyor. Her iki çalışmanın
da birleşim noktası kent ile kır arasındaki bağlantıları güçlendirmek ve
buradan yola çıkarak dirençli, refahı yüksek ve aynı zamanda biyolojik
çeşitliliğini koruyan döngüsel bir şehir inşa etmek” dedi.
Beş yeşil koridor
İzmir’in
doğa ve iklim kriziyle ilgili üzerinde çalıştığı dört uygulama alanı olduğunu
vurgulayan Başkan Soyer, “Bunların ilki doğanın şehre nüfuz edebilmesi.
Normalde şehirler etraflarını çevreleyen doğal ve kırsal alandan kopuk bir
şekilde planlanıyor. Bu durum, şehrin etrafındaki doğal bitki ve hayvan
türlerinin, suyun ve diğer doğal varlıkların şehrin içine nüfuz etmesini
engelliyor. Ancak İzmir’de biz bunun tam tersini yaparak doğanın şehre
nüfuzuyla ilgili çok kapsamlı bir çalışma planı uyguluyoruz. Mesela ‘doğal
yeşil’ projemiz ile İzmir’de artık kent içerisindeki yeşil alanlarda yabancı,
ithal, egzotik bitki türleri yerine, tümüyle Akdeniz’in ve İzmir bölgesinin
doğal florasını kullanmaya başlıyoruz. Park ve bahçelerde doğal floranın
ekilmesini sağlayarak bölgemizdeki doğal flora ve faunayı şehrin içine çekiyor
ve şehir içerisindeki yeşil alanların da ekosistem işlevi görmesini sağlıyoruz.
2021’den itibaren İzmir’de ekilen ağaç türleri peyderpey tümüyle doğal bitki
türlerine dönüştürülecek. Parklarımızı beş yeşil koridorla birbirine ve şehri
çevreleyen kırsal alanlara bağlayarak doğanın şehre nüfuzunu daha da hızlandırıyoruz”
şeklinde konuştu.
35 Yaşayan Park
İkinci uygulama başlığının insanların doğaya nüfuzu olduğunu belirten Soyer
sözlerine şöyle devam etti: “Yani şehrimizde yaşayan insanların kırsal alanlara
doğal dengeyi bozmayacak, zarar vermeyecek şekilde erişimini sağlamak. İzmir’in
çeperinde 35 tane Yaşayan Park kurma
çalışmalarımız
bunun en önemli örneklerinden bir tanesi. Yaşayan parklarla ekosistemi koruyor,
tarımsal faaliyetler gerçekleştiriyor ve vatandaşlarımızın yeşil alan
ihtiyacını karşılıyoruz.İzmir’de aynı zamanda çok özgün bir yaklaşımla kırsal
havza planlaması yapıyoruz. İmar planlarıyla kırsal alanda hangi faaliyete, ne
şekilde izin verilebileceği ve turizm dahil ne kadar faaliyet yapılabileceği
konularını bu kapsamda yürütüyoruz.”
İzMirasRotoları
Üçüncü
olarak İzmir’de döngüsel ekonomiyle ilgili çalışmalar yaptıklarını söyleyen
Soyer, “Kent ve kır arasındaki bağı kurmanın en önemli yollarından biri
şüphesiz ekonomik bağlantıları güçlendirmek. Bu konuda da İzmir’de çok yoğun
bir çalışma yürütüyoruz. İzmir Tarımı çerçevesinde kuraklıkla ve yoksullukla
aynı anda mücadele ederek, İzmir’in döngüsel tarım ekonomisini güçlendiriyoruz.
Dördüncü olarak İzmir’deki kırsal alan ile metropol alanı arasındaki kültürel
bağlantıları güçlendirme hedefiyle yol alıyoruz. Şehir merkezinden kırsal
alanlara uzanan İzMiras Rotaları bunun en önemli örneklerinden biri. Bu
rotaları inşa ederek, şehir merkeziyle kırsal alanın kültürü arasında bağ
kurmayı, sosyolojik olarak birbirinden kopuk farklı mahalleleri birbiriyle
buluşturmayı hedefliyoruz” dedi.
“Kentler arası dayanışma çok önemli”
Bu dört
başlık altında yürütülen yüzlerce faaliyet birleştiğinde İzmir’in “döngüsel
kent” yaklaşımının ortaya çıktığını vurgulayan Soyer, “Birleşmiş Milletler
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin tamamına İzmir Büyükşehir Belediyesi
Stratejik Planımızda yer verdik. Bu kapsamda 2019’da Türkiye’de 31 kentin üyesi
olduğu ve sekretaryasını bizim yürüttüğümüz Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Ağı’nı
kurduk. İzmir’in sürdürülebilir kalkınma temelli yönetilebilmesi amacıyla
belediyeler, özel sektör, üniversiteler, STK’lar, bölgesel-ulusal ve
uluslararası kurumların katılımıyla kent ittifakını oluşturduk. Bu etkinliklere
ev sahipliği yapan D-Cube ve UNDP’nin yanı sıra UCLG ve ICLEI gibi uluslararası
kuruluşlar ile çözüm ortaklığı geliştirdik. İzmir Sürdürülebilir Kentsel
Gelişim Ağı, Türkiye’de daha önce hiçbir kentte hazırlanmamış Gönüllü Yerel
Gözden Geçirme Raporu’nu (VoluntaryLocalReviews – VLR) hazırlamaya başladı.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin uygulanmasında yerel yönetimlerin
planladığı, başardığı ve üzerine odaklandığı politikaların ve rollerinin
çerçevesini oluşturan ve şu ana kadar dünya üzerinde sadece 51 kentin
tamamladığı bu raporu, bu yıl içerisinde tamamlayacağız” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir
kalkınma hedeflerinin bir rota belirlemeyi mümkün kıldığını belirten Soyer
sözlerini şöyle tamamladı: “Sürdürülebilir Kentler Ağı’nın tüm üyeleri bu
doğrultuda stratejik planlarını yapıyor. Bu noktada özgün çözümler üretmek için
ilham alınacak uygulama örneklerinin paylaşılması önemli. Kentler arası
dayanışma, sivil toplum ve üniversiteler arası dayanışma yine bu noktada öne
çıkıyor.”
“Kaynakların verimli kullanılması
öne çıkıyor”
Türk Tesisat
Mühendisleri Derneği Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar moderatörlüğünde yapılan
toplantıda konuşan Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLEI) Döngüsel
Büyüme Birim Başkanı Burcu Tuncer ise “ICLEI üyesi kentler döngüsel ekonomiyle
ilgili yol haritalarını çizdiler. Döngüsel ekonomi karbon nötr uygulamaların
başlatılması, biyoçeşitliliğin korunması, sosyo ekonomik gelişim ve döngüsel
tedarikte dayanıklılığın artırılması gibi fırsatlar ortaya çıkartıyor. En
temelde elbette kaynakların verimli kullanması var” dedi.
Delft Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Aksel Ersoy ise
döngüsel ekonominin israfı en aza indirmeyi amaçlayan, mevcut kaynakların en
verimli şekilde
kullanılmasını
öne çıkartan bir kavram olduğuna değinerek şunları söyledi: “Bu kavram,
şehirlerde karşılaştığımız sorunları doğaya bakarak çözümlemeye çalıştığımız
bir paradigmayı anlatıyor. Bu kavram bize aynı zamanda şehirlerin kendi
başlarına anlaşılamayacağını, ekolojik, teknolojik ve sosyal sistemler gibi
çeşitli alt sistemlerin olduğunu ve bunlara bakmak gerektiğini söylüyor.”
Devlet politikası olmalı
Heerde
Belediye Başkan Yardımcısı Yasemin Cegerek ise Hollanda'daki döngüsel ekonomi
politikalarından söz ederek “Dünya nüfusu 7 milyardan 10 milyara yükseliyor. Bu
daha fazla tüketim ve üretim demek. Bu nedenle döngüsel ekonominin temel devlet
politikası olarak öne çıkması gerekiyor. Sadece Çevre Bakanlığı değil tüm
bakanlıklar bu programı benimsemeli. Aynı zamanda bu konuda kamunun, özel
sektörün, sivil toplumun birlikte çalışması gerekiyor. Yerel yönetimlerin
bilgilendirme çalışmaları da yapması lazım” şeklinde konuştu.
YORUMLAR